Eğitim kurumları bireylerin sosyalleşmesine, toplumsal ve kültürel değerleri kazanmasına ve onların kişiliklerini geliştirmelerine zemin hazırlamakta, diğer yandan da onlara toplumun yapısını değiştirici ve ileriye götürücü, eleştirici düşünme becerisi kazandırmaya çalışır. Bu sebeptendir ki sağlıklı toplum bedensel, ruhsal ve sosyal yönden sağlıklı bireylerden oluşur. Bireylerin sağlıklı olabilmesi ise çocukların eğitimine ve çok yönlü gelişimine bağlıdır.

 

İnsan hayatının en önemli dönemi 0-6 yaş aralığı olan ilk çocukluk dönemi olarak bilinen dönemdir. Kişilik gelişim temelinin atıldığı ilk çocukluk döneminde verilen eğitimin önemi yadsınamaz. Eğitimin ilk basamağını oluşturan okul öncesi eğitim gömleğin ilk düğmesidir ve bunun doğru iliklenmesi gerekir. Bu yüzden okul öncesi eğitim sağlam temeller üzerine kurulmalı ki böylelikle çağdaş bir birey topluma kazandırabilelim.

2012 de Sosyoloji bölümünden mezun olduktan sonra özel okullarda rehber öğretmeni olarak görev aldım. Bir sosyolog olarak eğitime pedagojik çerçevenin yanı sıra sosyolojik perspektiften de bakılması gerektiğine inanırım. Çünkü bir öğretmenin karşısındaki öğrenciler çok çeşitli menşelerden, ailelerden, yerleşim yerlerinden, sosyal sınıf ve tabakalardan gelmektedir. Öğretmen, öğrencilerin içinden çıktığı sosyal çevreyi ve oradaki sosyal ilişkileri iyi bilmelidir. Sosyolojik bilgimi İstanbul Üniversitesi’nden aldığım pedagojik eğitimle perçinleyerek öğrencilerimin akademik yönden donanımlı olmasının yanı sıra toplumun temel yapısını oluşturan insana, doğaya ve hayvanlara sevgi ve saygıyı öğretmeyi, paylaşmayı, sorumluluğu, iş bölümünü ve kültürel değerlerine sahip çıkmayı öğretmek temel ilkelerim arasındadır. Bu yüzden okulumuzun ismini koyarken bu felsefeden yola çıktık. Çocuklarımızın zihinlerine attığımız her bir değerin tıpkı bir TOHUM gibi filizlenip onlarda kök salmasını hedefledik.